Geri

COP28

COP 28 bugünlerde tamamlanıyor. Ben çelişkili bir durumdayım. Çok değerli bir konferans, haberdarlık yaratıyor, 28 yıldır, yılmadan, taraflar enine boyuna konuşuyor, birçok konuda güzel hedefler bile konuluyor, bildiriler yayınlanıyor. Büyük olmasa da bazı iyileşmeler yaratılabildiği de oldu. Bu kez de muhtemelen fosil yakıtların sınırlanması ve yenilenebilir enerjinin artırılması ile ilgili daha somut hedefler için, diplomatik dilin bütün inceliklerinin uygulanacağı bir bildirge yayınlanacak. Başta sivil toplum kuruluşları ve Birleşmiş Milletler Kuruluşları bunları yaygınlaştıracak. Gerçekleşmeleri takip edecek.

 Fakat ben niye kuşkuluyum? Doktor kaygı durum bozukluğum olabileceğini söylemişti. Konferansa fosil yakıt şirketlerinin lobisini yapmak üzere 2500’ün üstünde kişi katılmış. Konferans yeri bütün ününü fosil yakıtlara borçlu olan Dubai. Üç yüzün üzerinde ferrarisi olduğu söylenen Brunei Sultanı ile üzerinde güneş batmayan coğrafyasından gelen doğal kaynaklar sayesinde inanılmaz bir servete ulaşan  Kralın iklim sohbeti, bana niye pek inandırıcı gelmiyor.

 Planet geleceğini, bütün zenginlikleri fosil yakıtlara bağlı olan ülkelerin, bu zenginlikten vazgeçmelerine mi bağlıyor. Körfezden, ABD, Rusya gibi ülkelerden, bazı Latin Amerika ülkelerinden, Hindistan gibi kömür depolarından fosil yakıt kaynaklarından gönüllü vazgeçmelerini beklemekten söz ediyoruz. İnanılmaz ücretlerle yıldız futbolcuları kendi ligine toplayan bir ülke bu futbolcuların parasını sonra nasıl öder. Sahiplerinin zenginlikleri fosil yakıtlardan gelen PSG, Manchester City’nin hali nice olur?

Sivil toplumla birlikte büyük bir toplumsal değişim olmadan ve demokratikleşebilmiş bir Birleşmiş milletlerin ülkeler üzerinde otoritesi tesis edilmeden iklim felaketine yani kıyamete gidişi önleyebilmek nasıl mümkün olacak.

 Benim Keynes’ den biraz bozarak kullandığım bir cümle var. “Stratejik planlama diye bir şey yoktur, uzun vadede hepimiz öleceğiz.”  28 tane COP arkamızda kaldı ise, biraz daha COP’la devam edebiliriz. Uzun vadede de zaten hiçbirimiz hayatta olmayacağız. Bunla mı teselli olsak.